19 Mart 2016 Cumartesi

Göztepe Özgürlük Parkı (Parklar #1)

Blogda son yazdığım yazıda yoğun bir dönem geçirdiğimizi yazmıştım. Bu yoğunlukların ardından bu hafta sonu da mesleki gelişimim için gerekli sınavlarla uğraşıyordum. Sınav için Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsüne öğleden sonra gitmem gerekiyordu. Sabah uyandığımda niyetim erken kalkıp Fenerbahçe Parkına gidip baharı orada selamlamaktı. Havanın soğuk olması ve sınava yeteri kadar çalışamamış olmamdan dolayı evde biraz oyalanıp Göztepe tarafına gittik. Sevgiliyle bir börekçiye oturup çay içerken ben notları gözden geçiriyordum sevgili de kitap okuyordu.

Mola verdiğimiz anların bir tanesinde İstiklal Caddesindeki patlamayı öğrendik. Teröre karşı kinimiz aynı zamanda mücadele etme azmimiz oluyordu. Ankara'daki bombalı saldırılar ve İstanbul'daki canlı bomba eylemi öfkemizi bilemişti. Yavaş yavaş sınav saati yaklaştığında sınavdan çıktıktan sonra bu üzüntümüzü ve gerginliğimizi üzerimizden atmak için yeşile ve baharın ilk uyanışlarına bakmaya karar verdik.
Sevgili beni beklerken sınavdan çıkıp sevgilinin yanına gelirken güzergahı kafamda canlandırmıştım. İstikamet Göztepe Özgürlük Parkı'ydı. Sevgili de kendi blogunda kendi üslubuyla yazmış Okumalara doyamadım. O yüzden ben de bu günün son bölümlerini yazmak istedim. Sevgilinin yazısı için http://yitikzamangezgini.blogspot.com/2016/03/goztepe-ozgurluk-park-yagmur-guncesi.html adresini ziyaret edebilirsiniz.

Yağmur yavaş yavaş çiselerken daha önce haritadan baktığım sokaklardan hızlı dönüşlerle parka doğru yol almaya başladık. Sevgili İstanbul'u benim kadar tanımadığı için nereye gittiğimizi ilk başta anlayamadı. Ben de Hansel ve Gratel masalını anımsattım. Kaybolmamak için yola ekmek ufağı serpmesini söyledim. Bizi puslu bir gök yüzünün altında yeni tomurcuklanmaya başlayan erguvanlar karşıladı.


Erguvanları ve diğer çiçek ve ağaçların uyanışını izlerken günün gerginliği ve haftanın yorgunluğu yavaş yavaş üzerimizden kalkıyordu.





Ben parkı fotoğraflarken sevgili de benim fotoğraflarımı çekiyormuş. Eve gelip bilgisayara fotoğrafları yüklediğimiz zaman aşağıdaki bu fotoğrafı gördüm. Anonim kalmaya özen gösterdiğimiz için genellikle bu tarz fotoğrafları tercih ediyoruz.


Sevgili tomurcukları yavaş yavaş çiçeğe dönmeye başlayan bir erguvanı görünce çok heyecanlandı. Erguvana doğru koşarken baharın bütün coşkusunu taşıyordu.


Sonra kurutup kitap ayracı yapmak için biraz erguvan çiçeği topladık ve benim kitabımın arasına koyduk. Kazım Yetiş'in Yahya Kemal Beyatlı'yı anlattığı eserini okuyordum. Bu arada bir parantez açıp dün gece Yahya Kemal'in bestelenmiş şiirlerini Münir Nurettin Selçuk'tan dinleyerek üstatları yad ettiğimizi de söylemek istiyorum.

Şehrin ortasında kalmış Özgürlük Parkı çevredeki kargalara ve kedilere de ev sahipliği yapıyordu. Koca bir dilim ekmeği suya batırarak yemeye çalışan kargaya çok gülmüştük. Aklıma Gökhan Zan'ın kuğuya bir ekmeği atması geldi. Tam karganın ekmek kavgasını izlerken kedinin bir tanesi de kargayı gözüne kestirmişti. Neyine güvendiyse artık? bu zamana kadar kargalarla kedilerin mücadelesinin kediler lehine bittiğini pek duymadım.

Parkı dolaşmaya devam ederken üç tane kabadayı kedinin bir ağaca kaçan siyah bir kediyi beklemesine şahit olduk. Siyah kedi aşağıda bekleyenlere göre yavru sayılabilecek yaşta olduğu için başa çıkması çok zordu. Sevgiliyle birlikte ağacın dibinde bekleyen kedi çetesini dağıtmaya çalıştık. 2 tanesini kovaladık ama bir tanesi oldukça inatçı çıktı ne yapsak kovamadık. En sonunda banklarda oturan bir hanımefendiye devrettik siyah kediyi koruma görevini ve gezmeye devam ettik.

Parkta pembe ve beyaz çiçekli manolya türlerini de gördük. Acaba sadece adlandırmadan mı manolya denildiğini merak edip baktığımda iki farklı manolya cinsinin hibritlenmesiyle elde ediliyormuş. Yaz günlerinin rehavetini simgeleyen asıl büyük manolyaların açmasına daha aylar olsa da gönlümde o kokuyu hissettim.

Bu kadar erguvandan bahsetmişken Melihat Gülses söylesin. Erguvan zamanı gel bana emi... Ben blog yazmayı bitireyim. Uslu uslu kitap okuyan sevgiliye sarılayım.

1 yorum: