20 Mart 2016 Pazar

Latmos Eteklerinde

2015 yılı bahar aylarında Ege yollarına düştüğüm zaman yollar beni Bafa Gölü'nün kıyısındaki Heraklia Antik Kentine götürmüştü. Zeus'un kızı Ay Tanrıçası Selene ile çoban Endymion arasındaki ölümsüz aşkı hatırlayıp aradığım aşkı bulmak için Selene ve Olimposlulara yalvarmıştım. Aylar sonra duamın kabul olmasıyla Selenem'i bulmuştum. İstanbul'a doğru geze geze yola çıkmışken Söke'den Bodrum-Didim ayrımına saptığımda Aşk Hanım rotamızı bilmiyordu. Kendisini bana emanet etmişti.

Didim sapağını geçip Bodrum yoluna saptığımızda Bafa Gölünün güney eteklerinde bir çay içtik. Çok rüzgarlı bir soğuk gündü. Latmos Dağı uzaktan görünüyordu. Bafa Kasabasının içinden geçerken Kapıkırı tabelasını geçtiğimi fark ettim. Birden durup geri döndüm ve köy yoluna saptım. Sevgili işte o zaman Heraklia'ya doğru yola çıktığımızdan tam olarak emin oldu. Bir veya iki gece Heraklia antik kentiyle iç içe geçmiş Kapıkırı köyünde kalmayı planlıyorduk. 

Agora Pansiyon'a yerleştiğimizde soğuktan her tarafımız titriyordu ama yine de etrafı gezmek istiyorduk. Önce tiyatro tarafına doğru yola çıktık. Yağmurların etkisiyle tiyatroya giden patika epeyce bozulmuştu. Sevgiliyle hoplaya zıplaya tiyatroya ulaştık. Sevgili ineklerden biraz ürkmüştü. Korkmamasını söyleyip yolumuza devam ettik. Kış mevsiminde bile olsa etrafın yeşilliği ve açan dağ laleleri bizi mest etmişti.



Agora ve Athena Tapınağını gezip etrafa hayran bakındık. Daha sonra odamıza geldiğimizde odanın hala soğuk olduğunu gördük. Eski bir köy evi olan odamızın ısı yalıtımı olmadığı için oda ısınmıyordu. Agora Pansiyon'a kışın gitmemek gerektiğini anladık. Akşam yemeğini terasta ocağın başında yedik. Rakı ve kitaplar yemeğimize eşlik ediyordu. Akşamın ışık yansımaları bize eşlik ediyordu.

Hatun da o günü kendi kalemiyle yazmış. Aşk dolu satırları beni o güne götürdü. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder