Kavacık'tan Kanlıca'ya doğru yürümeye başladığımız zaman yolumuzun üzerindeki Hıdiv Kasrı veya Mihrâbâd Korusuna uğramayı düşünüyorduk. Yol nereye biz oraya diyerek yola çıktığımızda sevgili nereye gidiyoruz diyerek sorduğu zaman her zamanki cevabımı verdim. Sorma, gel peşimden...
Sevgili nereye doğru yürüdüğümüzü anlamak için yoldaki tabelalara bakıyordu. Belli bir yere kadar Mihrâbâd ve Hıdiv Kasrı tabelası birlikte gözüktüğü için emin olamıyordu. Kavşağa geldiğimizde Yahya Kemal'in Mihrâbâd vasfındaki şiiri geldi aklıma ve Mihrâbâd Korusuna doğru yolumuza devam ettik.
Mihrâbâd
Mev'id-î mehtâba sâz açmış gümüşten şâhrâh,
Şeb nedir Körfez'de Mihrâbâd'dan görmüş o mâh,
Mevkib-î zevrakla gelmiş faslı-ı Sultânî Yegâh,
Şeb nedir Körfez'de Mihrâbâd'dan görmü ş o mâh.
Kâinât-ı gaybı tel tel yoklayan mızrâbdan,
Vehleten dervâze-î mâzî açılmıs âbdan,
Sebkeden mehtâblar bir bir uyanmış hâbdan,
Şeb nedir Körfez'de Mihrâbâd'dan görmüş o mâh.
Yahya Kemal BEYATLI
Bu şiirin ve bu şiiri içeren Münir Nurettin Selçuk icrasının rehberliğinde koruya geldik. Koruyu işleten firmanın lounge tarzı müzik yayın yapmasıyla biraz hayal kırıklığına uğrasam da Serdar Ortaç çalmadıklarına şükrettim. Kanlıca Körfezi'ni Mihrâbâd'dan izlemenin ayrı bir güzelliği vardı. Bahara uyanmaya hazırlanan erguvanları seyrettik. Sahil yoluna inerken kuş seslerini dinledik. Yeni bir çay bahçesi yapmak için dozerlerle genişletilen arazide sökülen makilere üzüldük. Kanlıca'ya doğru yavaş yavaş akşamın tadını çıkartarak indik.
Orman Bakanlığına ait olan korunun işletmesi Bayteks diye bir firmaya verilmişti. Firma ortaklarının isimlerini araştırdım ancak çok fazla sonuç çıktığı için hangisi olduğunu anlayamadım. İşletmeyi devralan firma koru içerisinde yeni tesisler yapıyordu. Hangi akla hizmetle yeni bina yapılmasına izin verildiğini anlayamadım. Kamuya ait yerlerin özel firmalara peşkeş çekilmesinden rahatsız olduğumu da ayrıca beyan etmek istiyorum.