15.08.2015
Deniz Müzesi’nden çıktıktan sonra
Beşiktaş’ta Balkan Lokantasında zeytinyağlılara olan hasretimi giderdim.
Enginar’ı çok özlemişim.
İhvan ile buluşmadan önce eski günleri
yâd etmek ve boğazın güzelliğini seyretmek için Boğaziçi Üniversitesi kampusunu
gezmeyi düşünüyordum ancak son yaşanan tecavüz girişiminden sonra kapıda kimlik
kontrolleri çok sıkı yapılıyordu. Bu nedenle içeri giremedim. İhvanın gelmesini
çay içerek bekliyordum. Sonra ilk gelen arkadaşlarla birlikte Şükrü Baba’ya
doğru yola çıktık. Nedim’den bir beyit ile ilk izlenimimi anlatayım.
Meyhane mukassi görünür taşradan amma,
Bir başka
ferah başka letafet var içinde.
Nedim'in bu gazelini Münir Nurettin'den dinleyerek devam edelim.
Şükrü Baba’ya ilk girdiğimdeki içerisi basık ve kasvetli gözüküyordu.
Pek de cazip bir ortam yoktu. Şükrü Baba’nın yeriyle ilgili geliştirilmesi
gereken yön olarak müzik konusunda daha klasik eserler çalınabilirdi. Mezeleri
ve kaşarlı mantarı harikaydı.
Ancak ihvanın gelmesi ve ilk büyüğün açılmasıyla Hüseyin Baykara
sohbeti başlamış oldu. Masada otururken herkes konuşan kişiyi dinliyor ve
masada tek gündem oluyordu. Bazen ufak mısralar okunuyor, bazen siyaset
konuşuluyordu. Sohbeti meze yaparak o gece kendi limitlerimi biraz zorlamıştım.
5 dubleden sonra devrilmeden Bebek Sahili’ne indim. Cilasını Aşiyan’da yaparken
banklarda oturup boğazı izliyorduk. Herkes yanındaki ile farklı konulardan
bahsediyordu. Ben de bir taraftan sohbet edip bir taraftan da telefondan Neva
Kâr dinliyordum. Yan bankta oturan ihvandan bir dost kendi sohbetini bırakıp
Neva Kâr’ı tanıdı. Yahya Kemal’den Itri şiirinden birkaç mısra okudu. Neva Kâr’ın
güftesini de okuduk. Boğaziçi tarafına gezmeye geleceğim için evden çıkarken
Yahya Kemal’in Kendi Gök Kubbemiz isimli eserini almıştım. Itri şiirini dost okudu
ardından Mevsimler şiirini ben okudum. Aşiyan’da uyuyan ehibbaya selam olsun
dedikten sonra artık dağılma zamanı gelmişti.
Itrî
…
Çok zaman dinledim Nevâ-Kâr'ı,
Bir terennüm ki hem geniş, hem şûh:
Dağılırken "Nevâ"nın esrârı,
Başlıyor şark ufuklarında vuzûh;
Mest olup sözlerinde her heceden,
Yola düşmüş, birer birer, geceden
Yürüyor fecre elli milyon rûh.
Mevsimler
…
Güneş doğmadan mavileşmiş Boğaz'dan,
Neva-kar açılsın bütün ses ve sazdan,
Ufuklarda sürsün zafer musikisi.
O gece ilk defa tanıştığım bir arkadaş beni misafir etme nezaketini
gösterdi. Onun evinin balkonunda biraz sohbet ettikten sonra sabaha doğru
yatağa geçtim.
O kadar içmeme rağmen sabah 9.30 civarında kalkmayı başardım.
Arkadaşın uyanmasını bekleyip vedalaştıktan sonra Pazar sabahı gezisine
başladım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder