Bişnev in ney çün hikâyet mîküned
Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned
'Dinle, bu ney neler hikâyet eder,
Ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.'
Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned
'Dinle, bu ney neler hikâyet eder,
Ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.'
Ekşi Sözlük'te Woody Allen'ın Midnight in Paris filmiyle ilgili kısa bir yazıya denk geldim. Filmdeki geçmişe duyulan hasret duygusu aklıma geldi. Esas karakter la belle epoque denilen iki savaş arası Fransa'ya çok büyük bir hayranlık duyuyordu. Edebiyatçıların ressamların ve müzisyenlerin arasında yaşamayı çok istiyordu. Filmde o döneme gittiği zaman o dönemde yaşayanların da daha önceki dönemlere hasret duyduğunu görüp şaşırıyordu.
Bunları hatırladıktan sonra zihnim doğu ve batı arasında bir yolculuğa çıktı. Fertlerin ve toplumların geçmişe özlem duygusunun tasavvufi ve edebi boyutlarında kısa bir seyahate çıktım.
İnsan ruhunda sebebini bilmediği bir geçmişe özlem duygusu vardır. 30'lu yaşlardaki insanlar 90'lı yıllara bir hasret duygusu yaşarlar. O dönemin müziklerini hasretle yad ederler. Bizden önceki nesiller de 80'ler 70'ler şeklinde bir nostalji duygusu yaşamışlardı. her nesil kendisinden önceki dönemi yaşama iştiyakıyla dolup gider.
Toplumlar da geçmişte bir dönemi özler. Osmanlı toplumu için bu devr-i Sultan Süleyman'dır. İslam alemi için asr-ı saadettir. Bir Amerikalı için kurucu babalar zamanıdır. Avrupalı için la belle epoque'dur. İnsanoğlu hem bir geçmişi özleme halindedir. Daüssıla hem mekana hem de zamana duyulan bir hasrettir. Batı kültüründe bu duygu "nostalgy" kavramıyla anlatılmaya çalışılır.
İnsanın ve toplumun doğuşu ve ölümünü Lafz-ı bişnev'in aydınlığında tasavvur etmek gerekiyor. İlk önce ses vardı ve ses kendisini dinleyenlerle bilindi. Var oluş sesin ve dinlemenin sırrında gizliydi belki de...
Ney kamışlıktan ayrılmanın hasretiyle feryad ederken insanın macerasını özetler. İnsan daha önce yaşadığı zaman ve mekanları özler. bazen anne karnındaki güveni, bazen çocukluktaki neşeyi ve ufak şeylerden mutlu olabilme heyecanını arayışın adıdır. daüssıla...
Daüssıla belki de sadece su varken Kayra Han'ın dinlediği yarat diyen sestedir. Belki de maveradan bir seslenişi arıyoruz. Elest bezmindeki dostları arıyoruz. Evvel giden ahbabı özlüyoruz. Budur insanın hiç dinmeyen hasreti...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder