Bugün minnaklar günüydü. Dün taşınma ve sonrasındaki yorgunluklardan sonra öğleye doğru fıstığı ziyaret etmeye gittik. Once bir pastanede minnakla kahvaltı yaptık. Fıstık ağacı (hatun) bir ara kalkıp içeri girdi. Çilekli pötifürlerin üzerine mum dikip Angela'nın doğum gününü kutladık. Angela kim mi minnağın oyuncak kedisi ve minnağın bütün yaramazliklarının sorumlusu:))) Parkta ufaklıkla oynadiktan sonra yol nereye biz oraya moduna girdik.
Çekmeköy'den Çavuşbaşı yoluna sapıp Riva yoluna bağlandık. Yolda İsmail Ağa müritlerini bol bol görduk. Ufacik cocuklara bile sarık takmışlardı. Ufak kız çocuklarına da çarşaf giydirmişlerdi. O manzarayı görünce Cumhuriyet devrimlerini korumanın ve laiklik için mucadele etmenin önemini bir kez daha anladık.
Hatun nereye gidecegimizi sordugunda bıyık altından gulerek sorma gel hatun demeyi ve hatunun tahmin etme çabasinı seyretmeyi çok seviyorum. Bu bizim bir oyunumuz oldu. Gideceğimiz yer belli olmasına rağmen yolu uzatıp ufak sürprizler yapmayı ve hatunu şaşırtmayı seviyorum. Çavusbaşı'ndan sonra Kavacık yönüne dönmek yerine Polenez Riva bağlantısına saptık. Polonezköy yonune sapmayınca hatun Riva'ya mi gidiyoruz diye sordu ama ser verip sır vermedim. Küçük köy yollarina saptım. Mahmut Şevket Paşa köyünden geçip Ali Bahadır köyüne giderken yeşilin binbir tonunu seyrettik. Sakin orman yollarinin tadini cikardik. Şimdi Riva yoluna bağlanmak uzereyiz ama aramızda kalsın. Yol sürprizlere açik:)) bir restoranda sade kahve keyfi yaptık. Etrafı izledik. Okumalı buyumeli diyerek biraz okuyup yola devam edeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder