2 Kasım 2018 Cuma

Rumeli Kavağı

Rumeli Kavağı üniversite yıllarından beri gitmeyi çok sevdiğim yerlerden birisi. Eskiden genellikle otobüsle veya Sarıyer'den yürüyerek gidiyordum. O günleri keyifle hatırlıyorum.

Rumeli Kavağına giderken genellikle Fener yolundaki sapaktan inip arabayı mezarlığın oraya park etmeyi tercih ediyorum. Sarıyer yolu dar ve park eden arabalar yüzünden sıkıntılı olduğu için çok tercih etmiyorum. Geçtiğimiz haftalarda yine yolum Kavak'a düşmüştü. Sahilde dolaştıktan sonra bir yere oturup çay içtik ama içtiğim en kötü çaylardan birisiydi. Valesi olan çay bahçelerini ise valelere araba vermeye muhalif olduğum için tercih etmiyorum.

Rumeli Feneri

Rumeli Feneri'ni ilk defa öğrenciyken keşfetmiştim. O dönemlerde belediye otobüsüyle Sarıyer'den gidiyordum. Uzun ve yorucu bir yol olmasına ragmen balıkçı köyünün sakinliği, Karadeniz'in uçsuz bucaksız manzarası ve hafta içi kalenin sakinliğiyle benim için bir kaçış rotasıydı.
Yıllar boyunca fırsat buldukça şehrin gürültü ve kalabalığından kaçmak için Rumeli Feneri'ne gitmeye devam ettim. Fenere giden orman içi yollarda araba kullanmak da ayrı bir keyifti. Normalde yollarda seri araba kullanmayı sevsem de bu yol bitmesin diyerek mümkün olan en sakin şekilde gitmeyi tercih ediyorum. Ormanlar ve sakinliğe musiki eşlik edince yolun kendisi bizzat hedef oluyor.